Bu çalışmada, iki Amerikalı yazarın eserleri karşılaştırılarak analiz edilmiştir. 1892 yılında Charlotte Perkins Gilman tarafından yazılan Sarı Duvar Kâğıdı ile 1894 yılında Kate Chopin tarafından yazılan Bir Saatin Öyküsü hikâyeleri feminist yöntemle incelenmiştir. Feminizmin ilgi odaklarından biri olan edebiyat, feminist edebiyat eleştirisinin doğmasına zemin hazırlamıştır. Kadının toplumdaki yerine ve sorunlarına edebi metinler üzerinden yaklaşan feminist edebiyat eleştirisi, ataerkil edebiyat dünyasına yeni bir bakış açısı kazandırmıştır. Böylece bu çalışmada, feminist edebiyat eleştirisi bakış açısıyla kadınların toplum tarafından ötekileştirilmesi ele alınarak öncelikle kısa öykünün çıkış noktasına değinilmiştir. Daha sonra kadına dair sosyal/tarihsel gerçeklik göz ardı edilmeksizin feminizm akımının edebiyata katkıları tespit edilmeye çalışılmıştır. Ele almış olduğumuz her iki hikâyede otobiyografik özellikler ağırlıklı olması nedeniyle yazarların hayatlarıyla da ilişkilendirilerek hem yazarlar hem de dönemleri karşılaştırılmıştır. Edebiyat alanında on dokuzuncu yüzyılın ortalarında yükselen ve yirminci yüzyılda da baskın olarak etkisini devam ettiren feminizm dalgası, Gilman ve Chopin’in seslerini daha geniş kitlelere duyurmalarına vesile olmuştur. Sarı Duvar Kâğıdı ve Bir Saatin Öyküsü, ataerkil toplum tarafından kadına biçilen rollerin reddedilmesine dikkat çekerek, eril egemen kültür nedeniyle öznelliğini ve sesini duyuramayan kadınların dışlanmasını sembolize eden kadın tipini ele almıştır. Herhangi bir müdahale olmadan kadınların bağımsız yaşamlar sürebilecekleri üzerinde duran bu iki hikâyede, kadınların toplumda tek başlarına birey olarak var olabilecekleri çeşitli imgelerle okuyucuya aktarılmaya çalışılmıştır.
In this study, the works of two American authors were analyzed by comparing. The stories The Yellow Wallpaper written by Charlotte Perkins Gilman in 1892 and The Story of an Hour written by Kate Chopin in 1894 were examined in a feminist way. Literature, one of the centers of interest of feminism, paved the way for the birth of feminist literary criticism. Feminist literary criticism, which approaches the place and problems of women in society through literary texts, has brought a new perspective to the patriarchal literary world. Thus, in this study, the marginalization of women by society from the point of view of feminist literary criticism is addressed and the starting point of the short story is touched upon first. Later, without ignoring the social/historical reality about women, the contributions of the feminism movement to literature were tried to be determined. In both of the stories we have covered, autobiographical features are predominantly related to the lives of the authors. The wave of feminism that rose in the field of literature in the mid-nineteenth century and continued to be dominant in the twentieth century was instrumental in making Gilman and Chopin's voices heard more widely. The Yellow Wallpaper and The Story of an Hour addressed the type of woman who symbolizes the exclusion of women due to the male dominant culture and the exclusion of women who cannot be heard due to the masculine dominant culture, drawing attention to the rejection of the roles assigned to women by patriarchal society. In these two stories, which emphasize that women can lead independent lives without any intervention, it is tried to convey to the reader with various images that women can exist as individuals alone in society.